Harry Potter'ın Okulu Gerçek mi Oluyor?

1986

Augmented Reality ile Canlanan Sınıflar

Bugün ilkokul ve ortaokul seviyesindeki birçok öğrenciye ‘Harry Potter’ın okulunda okumak ister miydiniz?’ sorusu sorulsa öyle sanıyorum ki birçoğunun cevabı ‘Evet isterdim.’olacaktır. Peki okullarımızı biraz olsun Hogwarts’a benzetmemiz mümkün mü? Augmented Reality ile EVET.

Augmented Reality (Artırılmış Gerçeklik) en basit haliyle sanal dünyanın gerçekliğine ulaşmamız anlamına geliyor. Daha teknik bir tanımla bilgisayarın ürettiği ses, görüntü ve videoların GPS verileriyle de desteklenerek, gerçek dünya ile gözümüzün gördüğünün arasına sanal bir katman olarak eklenmesi şeklinde tanımlanıyor. Artırılmış Gerçeklik uygulamalarının temelinde, birçok teknolojide olduğu gibi askeri teknolojiler yatıyor. AR teknolojisi, geçmişte savaş uçağı pilotlarının kokpitteki ekranlarına ve piyadelerin kullandığı kasklara entegre gözlükleri kullanmalarıyla başlamış ve şekillenmiş.

Bundan yıllar önce, eğitim gördüğüm ortaokul ve lise yıllarımda Augmented Reality ile dersler yapılıyor olsaydı nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum. İlk başta herhalde matematikten bu kadar korkmazdım. Çünkü sanırım birçok kişinin ve benim de en zorlandığım konu olan havuz problemlerini eğer gerçekten öğrenmek gerekiyorduysa o bir boşaltılıp bir doldurulan havuzu AR sayesinde üç boyutlu olarak görebilecek ve tüm olan biteni çok daha iyi anlamlandırabilecektim.

Fen derslerinde ise farklı ekosistemleri, güneş sistemini vs. çok daha kalıcı olarak öğrenebilecek, sıralarımızın üzerinde güneş sisteminin belirmesi ile ezberden uzak bir eğitim metodu ile daha kalıcı öğrenmenin gerçekleştiği bir ortamda bulunacaktım.  Ya da İngilizce ve Türkçe öğretmenlerimin yaratıcı yazma derslerinde konuya uygun olarak, ‘şimdi hayal edelim, gözlerinizi kapatın ve kendinizi X’de hayal edin…’derken bizi hayal ettiğimiz yere götürecek bir teknoloji olacaktı. Artırılmış gerçeklik simülasyonları sayesinde tarih derslerinde savaş meydanlarında ya da önemli anlaşmaların imzalandığı dönemlerde bulabilecektik kendimizi.

Araştırmacılar, 2020 itibariyla AR pazarının en tepe noktasına çıkacağını belirtiyor. Bu da başta eğitim olmak üzere, birçok sektörde AR’nin kullanımının gittikçe artacağını gösteriyor bize. Öyle ki artık kişilerin arkadaşlarını sosyal medya sitelerinde etiketlerken istenirse üç boyutlu görüntülerin etrafta dönüp dolaşacağı bir ortamdan; sanal ve reel dünyanın kesiştiği bir alanda insanların buluşmasından, odamızın içinde binlerce kilometre ötedeki birisini üç boyutlu halleriyle görmekten bahsediyoruz.

Böyle bir dünyada yaşarken sınıf içinde bu teknolojinin kullanılmaması imkânsız gibi görünüyor. Şu anda bile Google Gözlüklerinin yardımıyla sınıf içinde AR ile nasıl ders hazırlanabilir konusu eğitimcilerin gündemini meşgul etmeye başladı. Artık 21. yüzyılda tek tek ayrılmış branş eğitiminin bir anlam taşımadığı ve müfredatın Matematik, İngilizce, Fen Bilgisi gibi sıralanmayacağı varsayımından hareketle, sadece tek bir branşın hedeflerine odaklanmış bir AR dersi yerine interdisipliner planlanan derslerin olması daha gerçekçi görünüyor.

Peki en kolay haliyle planlanan bir AR dersi nasıl olabilir? Aslında dünyadaki örneklerini çoktan görmeye başladık bile. http://fearlessclassroom.blogspot.com.tr/  blog sayfasında bir eğitimci üçüncü sınıf öğrencilerini hikaye yazmak konusunda motive etmek istediğinde bir AR aplikasyonuyla karşılaştığından bahsediyor. Bu AR aplikasyonu (ColAR Mix) sayesinde öğrenciler yazdıkları hikayelerin üç boyutlu baskılarla sayfaların üzerinde nasıl hayat bulduklarını görüyorlar ve yazmak onlar için sıradan bir sınıf içi alıştırma olmaktan çıkıyor. Burada öğrencilerin bu yöntemle yazdıkları hikâyeleri ve bu hikâyelerin ana karakterlerinin sanal gerçeklikle yansıtılan görüntülerini bulabilirsiniz. Artık bunun gerçekleştiği bir sınıf ortamında, hemen hemen benzer olanaklara sahip (tablet bilgisayar, internet ortamı, vs. gibi) öğrenci ve öğretmenlerin bu gelişmelerden faydalanmadan öğrencilerini geleneksel yöntemlerle motive etmeleri artık neredeyse imkânsız hale gelmiştir diyebiliriz.

AR ile okullarda başka neler yapılabilir diye düşünüldüğünde ilk akla gelenler şu şekilde sıralanabilir: Öğrenciler ödevlerine, öğretmenlerinin konuyu açıklayan videolarını ekleyebilir ve bir sayfaya bakarken öğretmenleri üç boyutlu olarak ödevi bir kez daha sayfaların arasında onlara anlatabilir.

Bazı okulların girişindeki normal şartlarda statik olarak duran bir panodaki öğretim görevlileri ve yöneticiler ile ilgili bilgi ve fotoğraflar, AR sayesinde ziyaretçiler tarafından tarandığında kişilerin üç boyutlu halleriyle okul koridorlarında belirip kendileri hakkında bilgi vermeleri sağlanabilir.

Veliler çocuklarını cesaretlendirici videolar hazırlayıp, bu videoların birer görsel imaj olarak AR aplikasyonu ile sınıf sıralarında bulundurulması sağlanabilir ve istenilen zamanlarda öğrencilerin bu görselleri AR aplikasyonlarıyla taradıklarında velilerinin sanal ortamda sıraların üzerinde belirmesi ile bu görseller üç boyutlu izlenebilir.

Bir okul yıllığı AR ile bambaşka bir boyut kazanır veya öğrenciler sınıflarda yabancı dil dersleri için panolar hazırlayıp, istenilen görselin AR aplikasyonu ile taranması sonucu, öğrencilerin konu ile ilgili açıklamaları üç boyutlu görselleriyle sınıf içinde belirebilir.

Şu anda sınıflarda statik panoların üzerinde hazırlanan materyalin, öğrencilerin üç boyutlu görüntüleri ile canlandığı bir sınıf ortamı düşünün. Kitap sayfalarında yer alan görüntülerin adeta sanal ortamdan çıkıp reel dünyaya ulaştığı dersler hayal edin. Ki aslında hayal etmekten de öte AR ile gerçekleştirin. Bu ve benzeri sınırsız değişim ve gelişim, okullarda AR ile mümkün. AR’nin okul ortamlarına taşınması ile Hogwarts, fantastik bir dünyada yer alan bir okul olmaktan çıkıp, gerçekliğimiz olabilecek.

ELT Akademik Uzman
Burcu Kayıtmaz