Terakkililere “Altın” ve “Gümüş” Kategorilerinde Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülleri

2900

Terakkililer, Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü – Türkiye (The Duke of Edinburgh’s International Award – DoEIA) programının “Altın” ve “Gümüş” kategorilerini başarıyla tamamladı. Aralık’ın ilk haftası Tepeören Yerleşkemizden lise öğrencimiz Berkin Işık (12B), Levent Yerleşkemizden lise mezunlarımız Tan Uçar ve İlkem Meriç Becan “Altın” kategorisinde; lise öğrencilerimiz Simirna Bulgan (11J), Ece Çelik (11I), Bartu Ortal (11I), Şennur Erdoğan (Fen 12) ve Bora Baygül (11H) “Gümüş” kategorisinde ödüle layık görüldü.

Ayrıca, Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödülü programı yetkilileri 27 Kasım Salı günü Tepeören Yerleşkemizi ziyaret etti. Yetkililer bu ziyarette, Terakki’de 2008 yılından beri uygulanan program doğrultusunda öğrencilerimizin fiziksel gelişim, beceri geliştirme ve toplum hizmeti alanında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi sahibi oldu.

Öğrencilerimiz bu programda hayvan barınakları, kütüphaneler, yaşlı bakım evleri, anaokullarında çalışmak; ihtiyacı olan kardeşlerine derslerinde yardımcı olmak ve sahilleri temizlemek gibi çeşitli birçok çalışma gerçekleştiriyor.

İstanbul’da Birleşik Krallık Başkonsolosluğunda 5 Aralık Çarşamba günü düzenlenen törende sertifikasını alan öğrencimiz Berkin Işık, “tarif edilemez bir deneyim” olarak ifade ettiği bu programdaki serüvenini şu sözlerle kaleme aldı:

“The Duke of Edinburgh’s International Award, benim için tarif edilemez bir deneyim oldu. Bu programa ilk başladığım zamanlarda programı geleceğime yatırım amaçlı bir araç olarak görmüştüm. Onun nasıl gelecekte yurt dışında iş ve eğitimimde bana yardımcı olacağı hayalleri ile başladım bu yola. Yalnız olmamam, benimle birlikte bu programa katılan onlarca arkadaşımın da benimle aynı görüşte olmaları izlediğim yolda ve bu konuya bakış açımda bir hata olduğunu görmemi engelledi. Ta ki ilk gerçek meydan okumamızla yüzleşinceye kadar, “Bronz Kampı”.

Katılacağım kampların en kısası olmasına karşın en zorlu olanıydı. Hiçbirimizin deneyimi yoktu ve üstüne üstlük doğa ana bize sırtını dönmüş, orman bir ölüm tuzağına dönüşmüştü. Ben canımın acıdığını, yorulduğumu ve kendime neden bu eziyeti çektirdiğimi düşündüm. Neden pes etmiyordum, o zamanlar emindim ki kimse ben yarı yolda pes ettim diye şaşırmazdı. Sonra yol boyunca pek çok arkadaşımın umutsuzluğa kapıldığını ve geri dönmek istediğini gördüm. Belki de o an hissettiklerimden ötürü kendimi onların gözyaşlarında gördüm ve haykırışlarında duydum. Onlara yardım etmek için elimden geleni yaptım ve tüm takımımız sağ salim hedefe ulaşınca kendi içimde bir zafer yaşadım. Otobüste eve dönerken aklımda tek bir şey vardı… Önümüzdeki sene bu kampın daha uzununu yapmak zorundayım ve inanılması güç lakin bunu istiyorum.

Seneler geçti, kategorilerin tamamlanma süreleri uzadı, kamp çantaları ağırlaştı ve grubumuz küçüldü sonunda bir tek ben kalana kadar. Şimdi dönüp baktığımda arkama görebiliyorum, yalnız değilim. Bu program, bana daha önce denemeyi aklıma getiremediğim şeyleri yapmamda beni cesaretlendirdi ve beni, bu cesaretle yeni şeyleri denemek konusunda daha güçlü ve kendimden emin hissettirdi. Bana verdiği en önemli şey ise insan ilişkileriydi. Yolculuğum boyunca sayısız inanılmaz insanla tanıştım ve hepsi bana kendinden bir şeyler kattı. Hayatıma dokunan ve hayatlarına biraz olsun dokunabildiğimi hissettiğim bu insanlarla tanışmak sınırsız bir mutluluktu. Bana insanları etkileyebileceğimi ve iyi yönde yönlendirebileceğimi gösterdi.

Şimdi Altın Ödülüm evimin salonunun bir köşesinde parlarken, kendimi kabuğundan sıyrılmış hissediyorum. Dürüst olmam gerekirse hala bir ayağım gölgesini terk etmedi lakin biliyorum ki artık onun içerisinden dışarıya fısıldamaktan başka bir şey yapamayan o çocuk değilim artık. Kendimin daha iyi bir versiyonuyum, daha iyi bir insanım. Bu programın da asıl amacı bu değil mi zaten”

Berkin Işık (12B)