Kasırga

2090

Dünya tarihinde ilk kez o gün bu kadar fazla çarpmıştır insanların kalbi. O gün insanların canına son veren, barışı bozan ve önünde ne varsa yok eden kapkara kasırganın dinme tarihiydi. Kasırga ya Türk ocaklarının hepsine son verecek ya da itilaf devletlerini değerli topraklarımızdan atacaktı. Kasırga, acımasızdı.  Binlerce insanın hayatına gözünü kırpmadan son verdi. Dindiğindeyse, güneş adeta tekrar doğdu, insanların yüzlerinde gülücükler açtı ve herkes birbirine sarıldı. O gün bizim zaferimizdi, Çanakkale zaferiydi!

Türkiye sanki kendi kapkara kabuğundan kurtulup, tekrar tüm dünyaya ışık saçmaya başlamıştı. İngilizlerin sömürgesi altında olan devletlerin yüzüne kan gelmiş, ne kadar kötü durumda olsalar da, Türk devleti gibi kendi azimleriyle her şeyi başarabileceklerini anlamışlardı. Diğer devletler de Türklerin içinde olan gücün fazlasıyla farkındaydılar. Artık Türkiye’ye her adım attıklarında bir daha düşünmek zorundaydılar. Kapkaranlık kasırga sadece itilaf devletlerini süpürmekle kalmadı, Türk milletine de çok zarar verdi, savaş, binlerce Mehmetçiğin hayatına mal oldu.

Çanakkale’de yürürken, hep dikkatli basarım yere, sert adımlarla yürümem, adeta okşarım toprağı ayaklarımla. Çünkü yere her bastığımda bilirim ki bu toprakların altında binlerce asker yatıyor. Hepsi de bu savaşta hiç düşünmeden canlarını kaybetti, savaşırken kimisi karısını, kimisi annesini babasını düşündü, mektuplar yazdı sevdiklerine gözyaşlarıyla yıkanmış.

Bir kaynağa göre 12.000 asker İngilizlerin yere attığı bir tür zehirden dolayı tek ayağıyla savaşmak zorunda kalmış. Biz ayağımız bile incindiğinde okula gidip gitmemeyi düşünürken onlar muazzam bir fedakarlık örneği göstermiş. Neyi var neyi yoksa koymuş Türk askeri ortaya. Bunu da diğer devlet başkanları gayet iyi anlamış. Bir dönemin Britanyalı Başbakanı Churchill Türk askerinin gücünü bir sözüyle ne güzel ifade etmiş:

“Türkler, Çanakkale’yi zorlayan, çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.”

Bu zalim savaş, cumhuriyetin kapısını araladı ve o aralıktan giren ışık demeti umut oldu. Ülkemize devrimleri getirdi. Artık Türkiye, sadece askeri yapısıyla cesur değildi, siyasi olarak da güçlü bir devletti. Yaptığı birçok yenilikle dünya milletlerine öncü oldu.

Bu savaş, hangi kasırga vurursa vursun Türk devletinin azmini yıkamayacağını tüm cihana göstermiştir. Ne demiş atalarımız: “Çanakkale geçilmez!”


Kaan Apak (7C)