Gelecek Bugünü Yaratır

2345

Terakki’de 15 Mart Cumartesi günü gerçekleştirdiğimiz ‘From Here to Where?’ başlıklı Terakki ELT (English Language Teaching) eğitim konferansının açılış konuşmacısı, DaVinci Enstitüsü’nün kurucu başkanı ve kıdemli gelecek bilimcilerinden Thomas Frey’di.

Daha önce 15 yıl IBM’de mühendis ve tasarımcı olarak görev yapan ve burada 270’ten fazla ödül alarak IBM tarihinde en fazla ödül alan Frey, The Boulder Daily Camera gazetesi tarafından ‘İcadın Babası’ diye bahsedilmiştir. The Denver Post ve Seattle Post gazeteleri tarafından da ‘Gelecek Bilimcilerin Başkanı’ olarak anılan Frey, halen Google’da en çok aratılan gelecek bilimci olma ünvanını taşımakta.

Geleceğimizin tasarımcılarını eğiten öğretmenlerimiz ile bu değerli gelecek bilimciyi buluşturan TELT Konferansında, Frey’in konuşması eğitimciler için bir uyanış niteliğindeydi.

Frey’in konuşmasının ana hatları ‘Geleceği ne kadar biliyoruz?’, ‘Geleceğin becerilerini eğitime ne kadar aktarabiliyoruz?’ başlıkları ile özetlenebilir ve eğitimin Frey tarafından geliştirilen beş trendi ile detaylandırılabilir.

Frey’e göre gelecek insanların zihinlerinde şekillenmektedir fakat en büyük yanılgı zihinde geçen bu şekillenmenin etrafımızda mevcut gördüklerimizle ilgili olduğu düşüncesidir. Aslında gelecek, kişilerin zihinlerindeki vizyon algısı ile şekillenmekte. Ki bu da kendisinin ünlü söylemi ‘Gelecek, bugünü yaratır’ fikrini özetler niteliktedir.

‘Günümüzde yapmayı planladığımız projeleri geleceğin ihtiyaç ve becerileriyle doğru orantılı olarak gerçekleştirmediğimizde, bu projelerin yok olmaları kaçınılmazdır.’ diyor Frey. Bu gerçek eğitim-öğretim hayatı için büyük bir önem taşımakta. Bu fikirden hareketle günümüz müfredatının geleceğin ihtiyaç ve becerileri ile donatılmamış olması, eğitimin en büyük yanılgılarından biridir diyebiliriz.

Frey, 2030 yılı itibariyla birçok endüstrinin farklı şekillerde yeniden yaratılacağı ve 2024 yılı ile tepe noktasına ulaşan birçok sektörün 2030’a kadar hızlı bir düşüşe geçeceğini vurguluyor. Ancak burada önemli bir konunun altını çizerek iki terim kullanıyor Frey, ‘Yok edici inovasyon’ ve ‘Yeniden dönüştürücü/yaratıcı inovasyon’. Frey’a göre bundan sonra gelecekte yaratıcı inovasyonla şekillenecek birçok sektör farklı boyutlar ve formlarda karşımıza çıkacak. Bu noktada eğitimcilerin sektörel bazda yaşanması muhtemel bu değişimler hakkında bilgi sahibi olmalarının çok önem taşıdığını ve ancak bu şekilde bugün okula başlayan bir öğrencinin geleceğin becerileri ile donatılabileceğini savunuyor.

Peki bu değişim nasıl yaşanacaktır? Frey konuşmasında nasıl bir gelecekten bahsetmiştir? Bunları anlamak için Frey’in ‘eğitimde beş trend’ olarak bahsettiği trendlere bakmak gerekir.

Frey’in bahsettiği  birinci trend,Teknolojinin öğrenme stilimizi değiştirmesi’. Eskiden kütüphanelerde katalog taraması yapılması ve istediğin bilgiye ulaşma süresi ortalama 10 saat iken günümüzde bu 10 dakikaya kadar inmiştir. Gelecekte ise insanlara herhangi bir soru sorulduğunda cevabını bulmaları nano teknoloji sayesinde 10 saniyeye kadar inecek.

“Böyle bir ortama öğrencilerimizi hazırlıyor muyuz?”, “Müfredatımız bu yönde şekillenmekte midir?” gibi sorular Frey’in eğitimcilere sorduğu başlıca sorular arasında.

Ayrıca Who (Kim)/ What (Ne)/ When (Ne zaman)/, Where ( Nerede) sorularının yanıtlarının artık sorun olmaktan çıktığını artık bu soruların soru olarak bile kabul edilmeyecek hale geldiklerinden bahsediyor. Geleceğin asıl soruları Why ( Neden)/ How ( Nasıl)’dır. Bunu eğitim sistemimize ne kadar entegre ediyoruz, daha doğrusu öğrenme stilimizi buna ne kadar adapte ediyoruz?

‘Nano teknolojinin de etkisiyle eğitimin ‘Neden’ ve ‘Nasıl’ sorularına odaklanması gerektiği gerçeğini reddedemeyiz artık’ diyor Frey. Bugün teknoloji sayesinde her 60 saniyede 204 milyon e-posta, 1.87 milyon ‘like’(Facebook’ta), 1.4 milyon Skype konuşması, 47.000 aplikasyon indirimi yapıldığından bahseden Frey, bu hızın artık müfredatta yer alan ‘Kim’, ‘Ne’, ‘Ne zaman’ ve ‘Nerede’ soruları ile karşılaştırıldığında öğrencilerin gerçekliğinden çok uzakta olduğunun altını çiziyor.

Frey’in eğitimde bahsetmiş olduğu ikinci trend ise ‘Geleceğin endüstrileri ve bu endüstriler için gerekli becerilerin öğrencilere kazandırılması konusu’.  Frey, konuşmasında web-browser’ın yaratıcısı Marc Andreeson’ın ‘Software fiziksel dünyayı yok ediyor’ söyleminden bahsederek yapılan araştırmalara göre doktorların yüzde sekseninin yerini, bilginin ve akıllı makinelerin alacağından, bu akıllı makinelerin hastalıklara günümüz doktorlarına oranla çok daha hızlı ve etkin teşhis koyabileceklerinden bahsediyor. ‘O zaman bugün ana okuluna yeni başlayacak bir öğrencinin ileride doktor olmak istemesi ile bizim algıladığımız günümüz doktorluk mesleği becerileri ne kadar örtüşmektedir?’ diye soruyor. Bu noktada özellikle günümüz eğitimcilerinin bakış açılarını geleceğin mesleklerine çevirmelerinin önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor.

Fiziksel ortamın software ortamına taşınması ile internete bağlı aletlerde artışların olması eğitimcilerin düşünmesi gereken başka bir konu. Frey’a göre rakamlar bize 2020 itibariyle internete bağlı aletlerin dünyada yaşayan insan sayısını geçeceğini göstermekte. 2020 itibariyle 50 bilyon alet internete bağlı çalışacak. 2024 itibariyle ise trilyonlarca sensör etrafımızda olacak.

Bu da inovasyonun parçalara ayırılacağını göstermekte. Akıllı evler, akıllı arabalar, akıllı kıyafetler gibi. Ayakkabınıza indireceğiniz bir aplikasyonla saniyeler içinde ayakkabının işlevini değiştirmeniz gibi. Akıllı lenslerle etrafa bakıp, saniyeler içinde havanın derecesini, nemini ölçmeniz ya da tabağınızdaki yiyeceğin kalorisini görmeniz gibi. Böyle bir ortamda eğitim gören kişilerin farklı iş güçlerine sahip olmaları, bunlara paralel becerilerle donatılmaları gerçeğinin eğitimciler için ne kadar önem taşıdığının altını çiziyor Frey. Hala mevcut iş yüküne ve bunların gerektirdiği becerilerle öğrencileri donatmak, Frey’a göre geleceğin bizi yok etmesi anlamını taşıyor.

Frey’in eğitimde üçüncü trend olarak konuşmacılarla paylaştığı bir diğer konu ise ‘Geleceğin becerilerinin öğrencilere kazandırılması şartı’. ‘Peki geleceğe hazırladığınız öğrencilerinizin bu dünyada nasıl ve nerelerde iş bulabileceklerini biliyor musunuz?’ sorusunu soran Frey, bu konuda da eğitimcilerin ‘vizyoner düşünürler’ olmalarının önemini vurguluyor.

Frey’a göre 2030 itibariyle mikro üniversiteler ortaya çıkacak, sertifikasyonlar uzun yıllar süren eğitimler sonunda alınan diplomaların yerine geçecek. Yıllarca süren eğitim, bir noktada yok olacak çünkü hız ve bilgi bizim şu anda algıladığımızın ötesine geçeceğinden, yıllar alan geleneksel üniversite eğitiminin yerini çok özel konularda uzmanlaşılan iki – üç aylık mikro üniversiteler alacak.

3D baskılar, internet kullanımının da önüne geçecek. Örneğin istediğiniz bir hediyeyi 3D baskı ile arkadaşınıza gönderebileceksiniz. İstediğiniz ilacı evde basabileceksiniz. Peki bu eğitimi nasıl etkileyecek? ‘3D baskı okullar olacak artık.’ diyor Frey ve hatta bu çalışmaların ilk görüntülerini paylaşıyor katılımcılarla.

Frey’in eğitimcilerle paylaştığı dünyada,  insansız hava araçları ve kapsüllerle hızlı ulaşım gibi çarpıcı örnekler de var. Bu noktada eğitim alanında öne çıkan meslekler; 3D programlama eğitimi /sertifikasyonu ve kapsülle ulaşım kontrol görevlileri gibi meslekler. Eğitimin içeriğinde olacak çarpıcı değişiklikleri de klasik bir ekonomiye giriş dersi ile özetleyen Frey, bu dersin bir aplikasyon, oyun tasarımı, film ya da sanal gerçeklik gibi konularla öğretilebileceğinden bahsediyor.

Shared economy (Paylaşılan ekonomi) teriminin gelecekte çok önem kazanacağını söyleyen Frey, belki kullanırız, bir gün işimize yarar diye aldığımız, evimizde bulundurduğumuz, arabadan, çeşitli mutfak setlerine kadar birçok şeye sahip olmayacağımızı belirtiyor. Frey’e göre gelecekte ihtiyacımız olan şeylere sahip olmak yerine onlara ulaşımımız olacak sadece. Bu da ekonomide büyük bir değişime yol açacak. Örneğin 1 – zip-araba, 15 kişisel araba yerine geçecek. Etrafta bir yerden bir yere giden arabalarda taşıyıcılar olacak ve kişiler bu araçlardan on-line taşıma isteği ile yararlanabilecek. Aplikasyon geliştirme, 3D programlama ve kapsüllerle hızlı ulaşım gibi sektörler bu yüzden ön plana çıkacak. Günümüz otomobil sektörleri araba satmak yerine, ulaşım satar hale gelecek. ‘İşte öğrencilerimiz bu dünyada meslek sahibi olacak’ diyor Frey. Bu dünyayı yakından takip etmemiz gerektiğinin önemini tekrar tekrar vurguluyor.

Günümüzde var olan sektörlerin yenilikçi inovasyonla dönüşmemiş haline göre kalacaklarını varsayarak öğrencilere meslek edindirmek hiç gerçekçi değil diyen Frey, yok olacak her meslek yerine 2.6 milyon yeni iş olanağı geleceğinden ve bunların ön görüsü ile öğrencilerimizi geleceğe hazırlamak zorunda olduğumuzun altını çiziyor.

Frey’in bahsettiği dördüncü trend ise ‘Quantified – Self’. Yani vücudumuzun her şeyi hesaplayabilmesi ve vücudumuzun dışarıdaki bilgiyi ölçebilmesi. Kişilerin, akıllı aletlerle vücutlarına bağlanan sensörler aracılığıyla anında ölçümler yapabilmeleri. Vücutta yapılacak bir tarama ile kişinin hangi alanda kendini geliştirmesi gerektiği, hangi kitapları okumaya ihtiyacı olduğu gibi konular kolaylıkla ve hızlı bir şekilde belirleneceğinden, bunu anlamak için yıllar süren bir eğitime artık ihtiyaç kalmayacak olması Frey’in önemli öngörülerinden biri olarak ön plana çıkıyor.

Frey’in eğitimde beşinci trend olarak bahsettiği konu ise ‘Artan eğitim ihtiyacına karşın öğretmensiz eğitim formları yaratma zorunluluğu.’

Yapılan bir araştırmaya göre dünyada şu anda 18 milyon öğretmen açığı olduğunu, %23 oranında çocuğun eğitim olanağına sahip olmadığını ve bu yüzden de okula gitmediğinden bahsediyor. İleride kişilerin günümüzdeki her bir bireyin üç katı kadar eğitimli olacağı düşünülünce, öğretmensiz eğitimlerin yaratılma zorunluluğunun kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.

Frey’e göre bu durumda öğretmensiz eğitim bu açığın kapanmasında büyük rol oynayabilir. Harvard Üniversitesi profesörlerinden ve ‘The Innovations of Dilemma’ kitabının yazarı Clayton Christiansen, yaptığı araştırmada 2019 itibariyle tüm K-12 okullarının yarısının on-line eğitim vereceğini belirtiyor. Bu da öğrencilerin kendi hız, ilgi ve beceri düzeylerine göre bireysel eğitim alma olanağı anlamına geliyor.

Ayrıca Frey, günümüzde öğrenmeye ihtiyacımız olan her konu ile kendimiz arasına bir öğretmen yerleştirmekle, geleceğin beklentilerinin hızını da göz önünde bulundurarak öğrenme konusunda yeteri kadar hızlı hareket edemeyeceğimizi savunuyor.

Einstein’a göre ‘Eğitim, sürekli olarak kendi cahilliğimizi fark etmemizdir.’ diyerek sonlandırdığı konuşmasında Frey, çok da uzak değil, bugün  okula başlayan bir çocuğun , gelecekte 3D baskı evlerde oturup, sürücüsüz arabalar, insansız hava araçları ile donatılmış bir dünyada birden fazla robotla yaşayacağı ve bu çocuğu saniyeler içinde milyonlarca bilgiye ulaşacağı bir ortama hazırladığımızı unutmamamız gerektiğini vurguluyor.

Genel anlamda bahsettiklerinin bir uyanış niteliği taşıması gerektiğini, yeni nesil ve daha doğmamış olan neslin bizlere bağlı olduğunu söyleyen Frey, hayata geçirmek istediğimiz her projenin genel hatlarıyla özetlemeye çalıştığı dünyaya uygun bir vizyon ile bağdaştırılmasının önemine ve şayet bu elde edilmezse de geleceğin günümüzü yok edeceği gerçeğine dikkat çekiyor.

ELT Akademik Uzman
Burcu Kayıtmaz