Şimdide Kalma Becerisini Geliştirin

2526

Çocuklar, içinde oldukları anı yaşayamayan yetişkinlerle geçmişin keşkelerine ve geleceğin endişelerine savrulmaya başlıyor. Oysa gelecekle ilgili endişelenmek, geçmişle ilgili pişmanlık duymak çocuğun doğasına aykırı.

Tüm ilişkilerin temelinin atıldığı, sosyal davranış kalıplarının öğrenildiği ilk “okul” aile ortamı… Şüphesiz ilk deneyimlerin kazanıldığı ortam, çocuğun tüm gelişim süreçlerini doğrudan etkileyeceği için çok önemli. Çocuklar büyüdükçe ilk olarak arkadaşlık ilişkileriyle çekirdek ailenin dışına çıkıyor ve ilerleyen yıllarda sosyal ağını anne-babasının dışındaki yetişkinlerle de ilişki kurarak genişletiyor. Özellikle okul öncesi dönemde, çocuğun tüm gelişim alanlarını doğrudan etkileyen öncelikli etken, ailedeki bireylerin tutum ve davranışları.

Çocuklar, doğdukları andan itibaren çevrelerinde olup bitenleri gözlemlemeye ve zaman içerisinde taklit yoluyla ebeveynlerine benzer tepkiler vermeye başlıyor. Anne-babalarının sevgi ve ilgileriyle besleniyor, kendilerine sağlanan olanaklar çerçevesinde gelişiyorlar. Bir başka deyişle, çocuklar, yetişkinlerin günlük rutinleri, inançları, değerleri, düşünce biçimleri hatta olaylar karşısında verdiğimiz tepkilerin içine doğuyor. Kendi hayatımızı yaşarken, çocuklarımızın yaşayacakları hayatın zeminini de inşa ediyoruz.

Bu durumun farkındalığıyla, ebeveynlik rolünü çok önemseyen, okuduklarıyla, katıldıkları eğitimlerle, kendilerini geliştirmeyi hedefleyen Y kuşak anne-babalar her geçen gün artıyor. Ancak kusursuz ebeveynlik telaşının yol açtığı bazı durumlar gözden kaçabiliyor. Kendi çocukluk hayallerimizi onlar gerçekleştirsin, sahip olamadığımız pek çok şeye onlar sahip olsun isteği ebeveynliğimizin direksiyonuna oturuveriyor. Çocuklar, içinde oldukları anı yaşayamayan yetişkinlerle geçmişin keşkelerine ve geleceğin endişelerine savrulmaya başlıyor. Oysa gelecekle ilgili endişelenmek, geçmişle ilgili pişmanlık duymak çocuğun doğasına aykırı. Yaşadıkları anın içinde kalmalarına, şimdiyi deneyimlemelerine izin verdiğimiz takdirde, çocuklarımızın geleceğine yönelik en büyük yatırımı yapmış oluruz.

Değişen Ebeveynlik Şartları…

Bundan kısa bir süre öncesine kadar en iyi anne-babalık versiyonuna ulaşma çabasıyla neyi, neden yaptığımızı unutacak kadar büyük bir koşuşturmacanın içindeydik. Bir etkinlikten diğerine taşımayı ihmal etmediğimiz çocuklarımızla birlikte kendimize, ailemize hatta evimize yabancılaşmıştık. Zamanın elimizden hızla akıp gittiği, yılların birbirini kovalarcasına geride kaldığı üzerine kitapların yazıldığı, söyleşilerin yapıldığı bir dönemden geçiyorduk. Neredeyse herkes, yavaşlama zamanının geldiği konusunda ortak paydada buluşuyordu. Zamanın baskısını daha az hissetmek, şimdiki ana yargısız ve açık olarak dikkatini vermek, geçmişin kodları ile geleceğin kaygısından özgürleşmek için bütün duyu organlarıyla ana odaklanmak kaçınılmaz hale geliyordu.

Alışkanlıklarımız ve günlük koşuşturmacalarımızın içinde neredeyse olanaksız hale gelen “durmak” eylemi, hayatlarımıza aniden ve kendi irademiz dışında giriverdi. Tabii ki ebeveynlik mesaisi ve şartları da değişti. Bugüne kadar diğer ebeveynlerin çocukları için neler yaptığı, çocuklarının gerçek ihtiyacı yerine popüler olanın değer kazandığı, daha çok şey yapmanın, daha iyi bir şey yapmakla özdeşleştiği gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda ezberler bozuldu. Anne–babalar unuttukları ve belki de farkında olmadan çocuklarına unutturdukları, anın ne anlama geldiğini yeniden keşfetmek zorunda kaldı.

Oysa şimdiki ana odaklanmak çocukların çok iyi yapabildiği bir şeydir. Çocuk, on beş dakikalık bir sürenin içinde arkadaşlarıyla oyun oynar, az sonra küser, kısa süre sonra barışır ve yine oyuna devam eder. Öncesini ve sonrasını düşünmez. Ancak yetişkinler, deneyimlerini hatırlatarak geçmişle, kötü olasılıkları hatırlatarak gelecekle ilgili kaygılarını çocuklara aktarır.

Çocuğun yaşadığı anın farkına varabilmesi konusunda yetişkinlerin yaklaşımları çok önem taşıyor. Kabarık yapılacaklar listesi üzerinden hep bir sonraki adımı işaret eden yetişkin yaklaşımı, çocuğun bulunduğu anda kalmasını zorlaştırıyor. Oysa çocuğun dikkatini tüm duyu organlarıyla bulunduğu ana çekecek fırsatlar yaratmak, bulunduğu anda ve ortamda kalmasına izin vermek, çocuğun “şimdide kalma yetisini” korumasına katkı sağlar. Onları, etkinlikten etkinliğe sürükleme telaşından uzaklaşmak, yapılandırılmış etkinlik ve programların sayısını gözden geçirmek, her anlarını doldurmak yerine yaşamlarında inisiyatif alabilecekleri boşluklar bırakmak, onlar için atacağımız önemli adımlar. Onların biraz da sıkılmalarına izin verelim. Sıkılan çocuklarımızın merak edip keşfe başladıklarını ve ürettiklerini gözlemek bizler için de iyi bir deneyim olacaktır.

Çocuğunuza Bu Soruları Sorun

Şimdide kalabilmesi ve yaşadığı herhangi bir duruma, duygu ve düşüncelerine dışarıdan bakabilme becerisini geliştirebilmesi için çocuğunuza şu soruları sorabilirsiniz:

  • Şu anda ne hissediyorsun?
  • Bu duygunun kaynağı ne olabilir? Sana böyle hissettiren durumları düşünebilir misin?
  • Bu duygunu neye benzetebilirsin?
  • Daha önce de benzer duygulara sahip olmuş muydun?
  • Bu duyguyu hissettiğinde aklından neler geçiyor?
  • Bu duygu ve düşüncelere dışarıdan baktığında, bedeninde yol açtığı değişiklikleri görebiliyor musun? Örneğin heyecanlandığımızda kalbimizin hızlı attığı, yüzümüzün kızardığı zamanlar olur. Bunun gibi, vücudunun da duygularınla birlikte harekete geçtiğini hissediyor musun?

Zehra Kasap
Okul Müdürü
Terakki Vakfı Özel Şişli Terakki Anaokulu ve İlkokulu

Bu yazı, Pozitif dergisinin 2020 Haziran sayısında yayımlanmıştır.