Buğdayın Sırrı

2088

Levent Yerleşkemizden 6I sınıfı öğrencimiz Barkın Kağan Paşaoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği ”Enerji Verimliliği” konulu öykü yazma yarışmasında ilçe ikincisi oldu.

Buğdayın Sırrı

Pırıl pırıl bir sonbahar günü idi. Yazdan kalma son günlerin keyfini çıkarırken, yavaş yavaş dökülen yaprakların farkında değildik. Hala yazlık kıyafetlerimizi giymekte ısrar ediyor, serin rüzgara aldırmadan, koşarak güneşin tadını çıkarıyorduk. Havalar giderek daha erken kararmaya başladıkça, çöken akşam serinliğinde ellerimiz hırkalara, ceketlere uzanıyordu. Ama yinede son çare olarak evdeki kalorifer kombiyi açmayı düşünüyorduk. Çünkü; ısıtma ve enerji kullanımına ne kadar geç başlasak o kadar iyi idi. Tasarrufu elden bırakmamaya çalışıyorduk.

Gittikçe soğuyan havalarda içimizi ısıtan en güzel haber; yakında gelecek kurban bayramında düzenlenecek bir gezi idi. Annanesine yapılacak ziyareti duyunca, Barkın havalara uçmuş, günleri iple çekmeye başlamıştı. Annanesini çok özlemişti. Hem de annanesinin köyünde kırlarda koşacak, köydeki yaşıtlarıyla birlikte körebe, saklambaç, yakantop oynayacak, piknik yapıcak, ata binicek ve güzel resimler yapabilecekti.

Nihayet Bayram geldi ve Hasret bitti. Arife günü sabah erkenden babasının arabasıyla yola çıktılar. Akşamüstü köye vardıklarında, Bartın koşarak annanesine sarıldı, elini öptü. Bu arada Bayram harçlığını da kaptı. Daha sonra, köydeki diğer akraba ve tanıdıklarla da bayramlaşıldı. Güzel yemekler yendi, sohbetler edildi. Akşam olunca sohbetin en koyu zamanında, birden elektrikler kesildi. O zaman annanesi şöyle dedi:

– Elektrik tasarrufu için akşamları belli bir saatten sonra elektrikleri kesiyorlar.

Barkın bu duruma biraz üzüldü. Uzun zamandır görmediği ve bu yüzden çok özlediği annanesinin yüzünü karanlıkta iyi göremiyordu. Bu elektrik kesintilerinden annanesini kurtarmak için acaba ne yapabilirim? diye düşündü. Enerji açığını düşürmek için ilk başta tasarruf etmeyi öğrenmeli dedi içinden. Daha sonrada üretimi artırmak şarttır. Evde tasarruf için mesela; ışıkları açık bırakmamalı, eletrikli ev aletlerini gerektiği zaman kullanmalı, gerekmediği zaman fişini pirizden çekmeli diye düşündü ve bu düşüncelerini etraftaki arkadaşlarına da söyledi. Ayrıca sadece tasarruf yetmez, üretimin de artması gerek dedi.

Elektrik üretimini arttırmak için değişik kaynaklar bulunmalıydı.Bu sırada Barkın’ın aklına daha önce ‘’Bilim ve Teknik’’ dersinde okuduğu haber geldi. Patatesten elektrik enerjisi üretildiğini dergide okumuş ve çok şaşırmıştı. Bu konuyu düşünürken Fen Bilgisi dersinde
öğrendiği besinlerin içerikleri ve yapısı ile ilgili bilgiler geldi. Patates karbonhidrat bakımından zengin bir sebze idi. Enerji üretimine yarayan bu özelliği olabilir miydi acaba? Kafasında bir ışık yandı! Evet vücudumuzun enerji kaynağı karbonhidratlar başka türlü enerji üretiminde de kullanılabilir miydi? Bu konuyu araştırmalıydı. Birden çok heycanlandı. Yeni bir elektrik kaynağı bulabilir miydi? Sevdiklerini karanlıktan aydınlığa çıkarabilir miydi?

Huzur ve mutluluk dolu tatil günleri hızlı geçti. Barkın ve ailesi İstanbul’a dönmüştü. Barkın tatilde aklına gelen soruları internetten araştırmaya başladığında ilginç enerji kaynakları hakkında bilgiler topladı. Mesela; şekerkamışından, şekerden, akarsudan hatta güneş ışınlarından elektrik enerjisi üretilebiliyordu. Barkın özellikle karbonhidrat bakımından zengin besinlerden elektrik üretilebilmesi konusunu çok dikkatli araştırdı. Kütüphanelere gidip bu konuya değinen kitapları bulup okudu. Tıpkı patates gibi buğdaydan da elektrik üretilebileceğini keşfetti.

Büyük keşfinin heycanıyla‘’TUBİTAK’’a bir mektup yazarak yeni keşfini, araştırma sonuçlarını ve görüşlerini aktardı. Buğdaydan elektrik üretimi projesine ‘’TUBİTAK’’ tan destek istedi. Projesi ile ilgili kafasındaki soruları TUBİTAK ‘taki mühendislere danıştı. Birkaç hafta sonra cevap geldi. Mühendisler, müthiş fikrinden dolayı Barkın’ı kutluyorlardı. Projesine destek olmak ve ayrıntıları konuşmak için Barkın’ı Ankara’daki TUBİTAK ofisine davet ettiler. Bu haberi alan Barkın mutluluktan havalara uçtu. Daveti Kabul edip Ankara yollarına düştü. Görüşmede ilk önce projesini anlattı.Buğdaydan elektrik üretimi konusundaki teorisini uygulamaya geçirebilmek için mühendisten yardım istedi. Mühendisler teoriyi doğru bulduklarını ve çok beğendiklerini tekrarladılar ve Barkın’ı tebrik ettiler. Bu projeyi desteklemek ve gerçeğe dönüştürmek için birlikte çalışmayı teklif ettiler. Buğdayın bol olduğu ve özellikle buğday kalitesinin iyi olduğu İç Anadolu Bölgesi’nde bu çalışmayı yapmayı kararlaştırdılar.Yozgat ili Devecipınar köyündeki çiftçilerle anlaşıp bu seneki tüm buğday mahsulünü toplamayı başardılar. Devecipınarlı çiftçiler Barkın’ın teorisini oluşturduğu TUBİTAK’lı mühendislerin geliştirdiği Buğday elektrik santraline tüm buğday mahsullerini topladılar. Bu santralde buğdayın özündeki karbonhidrata ulaşıp elektrik üretimi yapmayı başardılar. Sonuç müthişti. Görev tamamlanmıştı. Köylüler ilginç bir elektrik santraline kavuşmuşlardı.

Barkın’ı ve mühendisleri en çok mutlu eden olay; yeni, ucuz ve çok verimli bir enerji kaynağı bulmuş olamaları idi. Mevcut kaynakları ziyan etmeden ve hor kullanmadan, yeni yöntemlerle yeni kaynaklar elde etmeye çalışmak yeni neslin en önemli görevi olmalıydı. Barkın’ın ve genç mühendislerin bu yolda attığı adımlar herkese örnek olmalıydı. Bu başarının anısına her yıl yarışma düzenlenecek yeni ve umut vaad eden projelere ödüller verildi. Bu yarışmalarda hep ilginç fikirler çıkmaya devam etti. Ama hepsinin anafikri şöyleydi: Ülkemizin kaynakları çok değerlidir; bunları koruyalım, düzgün kullanalım ve hep yeni kaynaklar yaratmaya çalışalım.

Barkın Kağan Paşaoğlu (6I)