O Kapıdan İçeri Mutlulukla, Umutla Adım Atsınlar

2126

Sanırım herkesin yaşadığı bir durum olsa gerek; o ana kadar üzerinde hiç düşünmediğin, çok sıradan gibi  gözüken, cevabını hemen bulamadığın ilginç sorular gelmesi aklına… Bazen daha cevabını bulamamışken yeni sorular eklenmesi birer ikişer art arda.  Bugün de böylesi bir soru okulların açılışına bir gün kala düştü aklıma. Birazını çıkarabildim oradan büyük bir umutla, birazı orada kaldı. Daha ihtiyacı var zamana…

Kapılar…. Bir günde kaç kapıdan içeriye adım atıyoruz?  Kaçının  kapısında beklemekten yorulmuyoruz.  Kaçını açtığımız, kaçını kapattığımız için üzülüyoruz?

Ya büyüklükleri, renkleri, cisimleri, şekilleri..Kaç çeşit kapıdan geçtiğimizin farkında mıyız? Neler hissediyoruz o kapıdan  içeriye adım attığımız ilk adımla, ardından açılan diğer kapılarda…

Sorular böyle uzayıp gider de cevapları bulmak esas mesele.  Düşünmek ister, emek ister her biri…  Üzerinde ayrı ayrı durmak, beklemek ister.  Telâşa aceleye gelmez. Ayın evreleri, mevsimlerin döngüsü gibi…  Yeni aydan dolunaya, ilkbahardan sonbahara sıçrayamazsın.

Seksek oyunu gibi. Önce sağ ayakla tek tek sıçrayacaksın. Sonra  çift ayakla yeniden tek ayağa hazırlanacaksın. Gitmeden dönemez,  taşı çizgilere getiremezsin.  Benim için böyle tabii.  Ben bir çocuk oyununa benzetirken bu döngüyü, sen kocaman bir kütüphanede adını bilmediğin bir kitabı aramaya benzetebilirsin.

Meteor yağmuru gibi cevaplar. Okula başladığım ilk gün sınıf kapısından içeriye girerken, hastaneden kucağımda bebeğim anne olarak dışarıya çıkarken, başka başka kapılardan  her gün başka başka duygularla adım atarken… Gerçekte her birinde birbirine benzer, her birinde birbirinden farklısın.

Gelelim bugüne, yani şimdiye… 9 Eylül 2019 Pazartesi gününe… Ülkemizde eğitim kurumları kapılarını  milyonlarca çocuğa açarken, binlercesi de eğim çağında olmalarına rağmen o kapıdan içeri, bağnazlıktan, bencillikten dışarı adım atamıyor ne yazık ki….

İlk kez okullu olanlar, okul alışverişi yapamadığı için gözü yaşlı uyuyanlar, gidecek okulu olmadığı için kilometrelerce yolu yürümeyi göze alanlar… Kimisi için kocaman  ağır demir bir kapı, kimisi için yaklaşınca açılan parlak şeffaf  kapı.

Oysa su gibi ekmek gibi,  her çocuğun en temel hakkı o kapıdan içeri, sırtında çantası zıplaya zıplaya güle oynaya girmek. Okul kapısından içeri girdiği andan itibaren kendini güvende hissetmek. Hiçbir yetişkinden kendisine zarar gelmeyeceğini bilmek.

Tüm çocukların hakkı hayalinde istediği renge boyadığı istediği kapıyı açmak.

Yarın o kapıdan içeri coşkuyla, umutla, mutlulukla  adım atmak tüm çocukların hakkı.

Kim bilir belki biz yetişkinler onların hayallerini nasıl çaldığımız, kapıları yüzlerine nasıl kapattığımız, tüm kapıları aynı renge  boyamayı nasıl başardığımız üzerine biraz olsun düşünür, biraz olsun yeni kapılar açmaya niyet ederiz.

Kim bilir…

Zehra Kasap
Terakki Vakfı Özel Şişli Terakki Anaokulu ve İlkokulu Müdürü

Bu yazı Zehra Kasap’ın vabi-sabi.com adlı web sitesinde 8 Eylül 2019 tarihinde yayımlanmıştır.