Her iki yerleşkemizde 10 ve 11. sınıf öğrencilerimiz, “Terakki Tarih Buluşması” ikinci bölümü olan “Terakki Tarih Buluşması” Konferansı’nda bir araya geldi. “Osmanlı’dan Günümüze Anayasalar” başlıklı konferansa lisemizin emekli öğretmeni Dr. Alişan Akpınar konuk oldu.
“Terakki Tarih Buluşması” ikinci bölümü olan “Terakki Tarih Buluşması” Konferansı, Levent Yerleşkemizde 6 Mayıs Salı günü K2 Kültür Merkezi’nde; Tepeören Yerleşkemizde ise 9 Mayıs Cuma günü Tepeören Konferans Salonu’nda gerçekleşti.
Etkinlikte ilk olarak öğrencilerimizin atölyede yürüttükleri çalışmaları örneklendirmek amacıyla hazırladığı slayt gösterisi ekrana geldi. Videoda, atölyede yapılan afişler, sunumlardan örnek slaytlar ve atölye fotoğrafları yer aldı.
İkinci bölümde, atölye grup sözcüleri hazırladıkları öğrenci deklarasyonunu arkadaşlarıyla paylaştı. Deklarasyon metninde yer alan aşağıdaki alıntı, kendilerine akademik tartışma fırsatı verildiğinde öğrencilerimizin ne kadar nitelikli işler ortaya koyabildiğini bir kez daha gösterdi:
“Ekonomik, siyasi, toplumsal, kültürel ve ekolojik alanlarda ’sağlıklı’ olarak tanımlayabileceğimiz bir geleceğin inşa edilebilmesi; toplumu oluşturan, çevreleyen ve sürekliliğini sağlayacak her bir ögenin hukuki açıdan güvenceye alınması ile mümkündür.
Terakki Tarih Buluşması kapsamında gerçekleştirdiğimiz sunumlar ile ülke tarihimizin siyasi arka planını ele aldık. Pek çok açıdan iki ‘zıt’ olarak nitelendirilebilecek ve kronolojik olarak da birbirini izleyen 61’ ve 82’ anayasalarının temel özelliklerini, bu anayasaların oluşumundaki koşulları ve bunların günümüze kadar uzanan toplum üzerindeki yansımasını ele aldık. Geçmişten öğrenilen ve öğrenilemeyenleri tartışıp ideal bir dünyadaki anayasanın ne tür özelliklere sahip olması gerektiğini tartıştık.
Bu tartışmalar sonucunda kendi ülkemizden başlayarak evrensel bir ölçekte de uygulanabilecek bir anayasal düzene ulaştık.”
Son olarak, lisemizin emekli öğretmeni Dr. Alişan Akpınar’ın konuşmacı olduğu konferans “Osmanlı’dan Günümüze Anayasalar” konusunda idi. Alişan Akpınar konuşmasına, Sümerler döneminden, yani devlet fikrinin ortaya çıkışından itibaren, insanlığın 5 bin yıl boyunca monarşiyle yönetildiğini; parlamento, demokrasi, anayasa, hukuk devleti gibi kavramların tarihinin gerçekte son iki yüzyıllık bir tarihi olduğunu, bunların insanlık tarihi düşünüldüğünde “yeni doğmuş bebekler” olarak adlandırılabileceğini anlatarak başladı. Akpınar, cumhuriyet ve demokrasilerin tarihte verilen insan hakları mücadeleleri sonucunda edinilen kazanımlar olduğunu unutmamak gerektiğini belirtti.
“Anayasa”nın bir devlet-toplum sözleşmesi olarak nitelendirildiğini söyleyen Akpınar, cumhuriyet veya anayasanın varlığının özgürlükçü ve demokratik bir ülke tanımı için yeterli olamayacağını ifade etti. Akpınar, siyaset bilimcilerin tespit ettiği, özgürlükçü ve demokratik bir anayasanın sahip olması gereken iki temel özelliği aktardı:
“Birincisi, anayasanın hazırlığında toplumun tüm kesimlerinin söz hakkı olması; ikincisi, anayasada ‘özgürlüklerin esas, kısıtlamaların istisnai’ olması.” Akpınar, bu iki ilkenin, hukukçuların ve siyaset bilimcilerin üzerinde anlaştığı temel kriter olduğunu belirtti.
Konuşmasına, Osmanlı-Türkiye anayasalar tarihini kısaca aktararak devam eden Akpınar, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-i Esasi’den, 1921 Teşkilat-ı Esasiye’den, 1924 Anayasası’ndan bahsettikten sonra, 61’ ve 82’ anayasalarını karşılaştırmalı olarak ele aldı.
Konferans soru cevap bölümünün ardından sona erdi.
